Ekmek Sanayi İşverenler Sendikası Başkanı Çetin Keçeli, Türkiye’nin buğday üretimindeki düşüşe dikkat çekti ve un fiyatlarındaki artışın da yanlış yönetilen ihracat politikasından kaynaklandığını söyledi. Ekmek fiyatlarına da değinen Keçeli, “Ekmeği tarifeye bağlamak kadar büyük bir yanlış yoktur. Ekmeğin fiyatı serbest olacak. Gramajı sabit ve her üretici kendine göre fiyat belirleyecektir” diye konuştu.
Türkiye’nin 2019 yılı buğday rekoltesinin bu yıl 19 milyon civarında olduğunu söyleyen Ekmek Sanayi İşverenler Sendikası Başkanı Çetin Keçeli, “Benim kanaatime göre, bu yıl rekolte 19 milyon civarında. Bu düşüşlükle beraber Türkiye’nin ihracat yapması, içerideki buğday sıkıntısını üst düzeye çıkartıyor ve Trakya bölgesindeki verim dönüm başı 500 kilogramdı, bu yıl 300 kilograma düştü. Bütün bu etkenleri üst üste koyduğunuz zaman buğdayın ve dolaylı olarak da un fiyatının artması gayet doğal. Türkiye’nin öncelikle buğday politikasını önümüzdeki yıl tekrar gözden geçirmesi lazım. Şu anda Ekim ayındayız… Üretici, çiftçi, köylü ekim yapacak… Onlara tohum, mazot desteğinde bulunulması lazım ki, üretim yeniden seneye rekoltemiz 20 milyon tonun üzerine çıksın. Un ve buğday ihracatımız fazla olduğu için de içerideki tüketime göre azaldığından fiyatlar artıyor. Toprak Mahsulleri Ofisi bu konuda biraz katkı sunmak istiyor ama, katkı sunduğu miktar 50 bin ton Trakya değirmencilerine. Tabi bu da yeterli düzeyde değil. Bu şekilde baktığımız zaman un fiyatları 140 TL civarı ve daha da artacak gibi görünüyor ve artmaya da devam ediyor” dedi.
Un fiyatlarının ekmekteki maliyetin %30-35’ini oluşturduğu bilgisini aktaran Keçeli, fırıncıların bu aşamada yapması gerekenleri şöyle anlattı:
“Fırıncı, yapacağı ekmekteki 53-55 bandındaki un fiyatını bir kenara koyacak. Satış fiyatı diyelim ki 1.75 TL’deki un fiyatını bir kenara koyduktan sonra maliyetini bakacak. Buradaki pazarlamadan doğan haksız rekabetti önlemeye çalışacak. Aradaki meslektaşlarıyla, komisyoncularla anlaşarak bu pazarlamadaki olayı, Ticaret Bakanlığı‘nın çıkardığı zincir marketlerde %15, bakkal ve marketlerde %20 oranına çekmeye çalışacak. Bu da, bölgesel fırıncıların birleşerek yapabileceği bir şey… Üretici, komşusuyla anlaşarak pazar payındaki fiyatını indirmeye bakacak. Yani, 2 TL’lik ekmekte bayi karının 1.60 TL veya 1.65 TL’ye çıkaracak. Özellikle zincir marketler hakim güç olmuş durumda. Fırıncıları zora sokuyorlar. İstedikleri gibi, fiyatlarla oynayabiliyorlar. Bu zincir marketlere de bir düzen getirilmeli. Ticaret Bakanlığı, bunları çağırarak fırıncı esnafı ile yapacakları alışverişlerde kurallara uyulması yönünde ikaz etmesi; gerekirse gerekli hukuki işlemleri yapması gerekiyor. Bu ancak bu şekilde düzelebilir.”
“GİRDİ MALİYETLERİNE GELEN ZAM, EKMEĞİ DE ETKİLİYOR”
Açıklanan fiyat tarifesine de değinen Ekmek Sanayi İşverenler Sendikası Başkanı Çetin Keçeli, “Türkiye’de en düşük olan mamul ekmektir. Ekmekte un, maya, yakıt, doğalgaz gibi bütün bunlar üst üste geldiği zaman fiyatlar alabildiğine yukarı çıkıyor” dedi. Keçeli, şöyle devam etti, “Bunlara gelen zamlar değerlendirilmediği müddetçe, sonuç olarak ekmeğin tek değerlendirilmesi, fiyatını göze alarak bu konuda herkesi bir yorum yapması çok yanlış. Şu anda ülkede doğalgaz fiyatlarını yorumlayan var mı? Bir tepki gösteren var mı? Kimsenin, Türkiye’nin doğalgazı kaç liraya aldığını, vatandaşa kaç liraya ulaştırdığı konusunda bilgisi yok. Sözde ‘Bilgi Edinme’ yasaları var. Ama, bu konuda kime sorsanız hiç bir kamu kuruluşu açıklama yapmaz. Hükümet hiç açıklama yapmaz. Akaryakıt, elektrik fiyatları böyle… Sürekli zam yapılıyor. Sonuç olarak ekmeğe gelince, ekmek pahalı mı, ucuz mu? Bu işin en doğrusu ekmek fiyatlarının serbest bırakılmasıdır. İsteyen, istediği üreticiyi kendi ünitesindeki yapıya, hijyen üretimine, yapacağı mamul kalitesine göre de maliyetini hesaplar, fiyatını belirleyerek görünen bir yere asarak satışını yapması lazım. Her üreticinin kirası, işçiliği, çalışma şekli ve üretim şekli farklı olduğu için ve kullandığı hammadde de farklı olduğu için fiyatlar farklı olacaktır. Burada tek fiyat beklemek yanlıştır. Hele ki, metropol bir şehir İstanbul’da Bağcılar ile Beşiktaş’ın, Başakşehir ile Sarıyer’in, Sancaktepe ile Kadıköy’ün ekmek fiyatının aynı olması diye birşey düşünülemez. Bu bölgeler arasında farklılıklar olacaktır. Ekmeği tarifeye bağlamak kadar büyük bir yanlış yoktur. Ekmeğin fiyatı serbest olacak, gramajı sabit ve her üretici kendine göre fiyat belirleyecektir. Serbest piyasa ekonomisi de bunu gerektirir. Bunun dışında yapılacak olan bir takım baskı ve müdahalelerle bu soruna çare bulunmaz. Türkiye’deki asıl neden, girdilerdeki artışlardır. Bu artışları önleyici ve giderici tedbirler alınmadığı müddetçe, doğal kaynaklarını verimli kullanmadığı müddetçe bu fiyatlar devam edecektir.”
“TİCARET BAKANLIĞI, ZİNCİR MARKETLERE ÖNLEM ALMALI”
“Ekmek fiyatı her üreticiye göre farklı olmalıdır” diyen Keçeli, “Bir de şu anda kilogram fiyatı var ve 7.50 TL’dir. Yani, 260 gram ekmek şu anda 2 TL’dir. 240 gram ekmek 1.80 TL’dir. 200 gram ekmek 1.50 TL’dir. Yeni tarifede böyle. Ama, tabiatıyla un fiyatları artmaya devam ediyor. Sonuçta, ekmek fiyatları otomatik olarak 2 TL’nin üzerine çıkacaktır. Ancak, bayi karlarının da makul düzeyde tutmak gerekli. Bunun için de tedbiri Ticaret Bakanlığı‘nın alması lazım. Zincir marketlerle ortak toplantı yapıp, zincir marketlerin üreticiden doğrudan ekmek alım satımı yapmalarını önünü açması gerekiyor. Zincir marketler, aracı kuruluş kullanıyor. Bu aracı kuruluş bir bayi karı alıyor, bir de zincir market bayi karı alıyor. Böylelikle ekmekteki fiyat kaosuna neden oluyorlar. Bunun için Bakanlık buna tedbir alması lazım. Zincir marketlerin aracı kuruluşu kaldırması, direkt üreticiden ekmeğini alıp satması gerekiyor. Böylelikle fiyattaki denge sağlanır” diye konuştu.
“ŞU ANDA TÜRKİYE’Yİ SOYAN BANKALARDIR…”
Keçeli, şunları kaydetti, “Peki fırıncı bu işi nasıl çeviriyor derseniz, fırıncı tedarikçiye borçlanıyor. Çekle, senetle vadeli un alıyor, vadeli un aldıkça da o vade 2 aydan 3 aya, 3 aydan 5 aya çıkmakta. Ülkenin ekonomisi zor günlerden geçiyor. Tabi ki Covid olayı bu işin en belirleyici özelliği ama, bir de şu var ki; Türkiye’de herkes zarar ediyor. Esnaf kan ağlıyor. Çoğu yerde dükkanlar kapanıyor. Ama bankaların işleri tıkırında. Şu anda Türkiye’yi soyan bankalardır. Bu bankaların hepsi vatandaşı faize boğmuş durumda. Eskiden factoring şirketleri vardı, şimdi onların görevini bankalar yapıyor. Nasıl yapıyor? Vatandaş 30 bin TL kredi istiyor, diyor ki, ‘Senin sağlık sigortan yok. Ondan 3 bin TL sağlık sigorta primi kesiyor. Dosya ücreti kesiliyor. Böylelikle %10 vatandaşın parasından kesiyorlar. Yani, bu faiz lobisi… Hükümette bununla uğraştı ama yanlış yol izledi. Faiz lobisi kırılmadığı müddetçe, buğdaydaki, undaki faiz düşmedikçe ekmekteki faiz de düşmez. Ekmeğin içinde en az 10-20 kuruş faiz var. Vadeli alımlardan dolayı farklar vardır. Bunun tek çaresi hükümetin bankaları zapturap etmesi. Yeni müteşebbislerin önü açılmıyor.”
Kaynak : ekmeğinsesi.com/16.10.2020